İstanbul’da faaliyet gösteren Legalixa Hukuk ve Avukatlık Bürosu miras davası avukatları kadrosu vasiyet ve miras sözleşmelerinin düzenlenmesi, veraset ve intikal işlemlerinin yürütülmesi, mirasın reddi, tasarrufların iptali, tereke tespiti, izale-i şüyuu, ecri misil, vakıf kurulması ve benzer diğer miras uyuşmazlık ve davalarına ilişkin temsil ve danışmanlık hizmetleri sunmaktadırlar.
İstanbul miras davası avukatları ekibimiz miras hukuku konusunda edindikleri 25 yıllık deneyim ve bilgiler çerçevesinde; miras hukuku ile ilgili davalarda, veraset ilamı alınması, vasiyetname düzenlenmesi, vasiyetnamenin iptali, tenkis davası açılması, mirastan feragat sözleşmesi hazırlanması, mirasçılık belgesinin iptali davası, mirasın reddi davası açılması, muris muvazaası davaları açılması, ölünceye kadar bakma sözleşmesi, veraset ve intikal işlemleri, veraset vergisi, izaleyi suyu davası, ortaklığın giderilmesi davalarında müvekkillerine en etkili sonucu sağlamak için hukuki destek vermektedirler.
Miras Hukuku ve Miras Hukuku Terimleri
Miras hukuku; gerçek bir kişinin ölümü veya gaipliğine karar verilmesi durumunda, onun mirasının kimlere, hangi oranda ve nasıl intikal edeceğini düzenleyen hukuk kurallarından meydana gelen özel hukuk dalını ifade etmektedir.
Miras hukukunda; ölümü sonrasında kendisinin hukuki ilişkilerinin, menkul ve gayrimenkul tüm mallarının akıbetini düzenleyen kişiye miras bırakan denmektedir. “Vefat eden, müteveffa, muris’’ terimleri de sıklıkla kullanılmakta olup, miras bırakanla aynı anlama gelmektedir. Mirasın intikali ile terekeye sahip olan kimselerin, bu intikal sonucunda iktisap ettikleri haklara miras hakkı , bunun dışında miras bırakanın ölümü veya gaipliğine karar verilmesi üzerine terekesi üzerinde terekede hak sahibi olan kişiye “mirasçı” denmektedir.
Hukukumuzda mirasçılar mirasçı yasal ve atanmış mirasçı olmak üzere ikiye ayrılmaktadır:
Yasal Mirasçı: Bir kimsenin vefatından sonra geride bıraktığı menkul, gayrimenkul mallar ve diğer haklar, aksine düzenleme yapılmadıkça bu kişinin yasal mirasçılarına kalmaktadır. Yasal mirasçıların kimler olduğu ve bu kişilerin miras payları bizzat Türk Medeni Kanunu’nda düzenlenmiştir. Buna göre yasal mirasçılar; miras bırakanın kan hısımları, evlatlık ve altsoyu ile sağ kalan eştir. Dolayısıyla miras bırakanın; çocukları, torunları, anne ve babası, büyük anne ve büyük babası, evlilik dışı hısımları, sağ kalan eşi, evlatlık ve nihayetinde miras bırakmaksızın ölmesi halinde devlet, yasal mirasçılardır.
Atanmış mirasçı: Miras bırakan kendi özgür iradesi ile mirasının bir kısmını veya tamamını belirli bir kişiye bırakırsa, bu kişiye atanmış mirasçı denmektedir. Diğer bir anlatımla atanmış mirasçı, miras bırakanın kendi tasarrufu ile mirasını bıraktığı kişidir. Atanmış mirasçılık, miras bırakan tarafından atanmış mirasçı lehine bir vasiyetname düzenlenmesi ile mümkün olacaktır.
Miras Hukukuna ilişkin düzenlemeler 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nda yer almakta olup, taraflar arasında herhangi bir uyuşmazlığın çıkması durumunda bu kanuna ve Yargıtay içtihatlarına bakılması gerekmektedir.
Vasiyetname
Bir kimse öldükten sonra kendisine ait menkul, gayrimenkul mal veya hak ve alacaklarının akıbetini ölmeden önce düzenlemek isteyebilir. Zira ölen kişiye ait mallar, başka bir şekilde tasarrufta bulunulmadığı sürece Türk Medeni Kanunu’nda düzenlenen oranlara göre mirasçılara intikal edecektir. Ancak bazı durumlarda kişi, öldükten sonra mallarının bu oranlara göre değil de kendi arzu ettiği şekilde mirasçılara veya başka kişilere geçmesini isteyebilir. Bu durumda kişinin yapabileceği iki şey vardır. Bunlar; vasiyetname düzenlenmesi ile miras sözleşmeleri yapmaktır.
Basit bir anlatımla vasiyetname; miras bırakanın ölümünden sonra hüküm doğurmak üzere tek taraflı irade beyanı ile hazırlamış olduğu ve hangi malının kimde ya da ne oranda kalacağı bilgilerini içeren metne verilen isimdir.
Vasiyet yapabilmek için kanunumuz ayırt etme gücüne sahip olmayı ve onbeş yaşını doldurmuş olmayı aramaktadır. Bunun dışında Türk Medeni Kanunu’nun 531. maddesi; “Vasiyet, resmî şekilde veya mirasbırakanın el yazısı ile ya da sözlü olarak yapılabilir” demek suretiyle vasiyetnamelerin üç şekilde yapılabileceğini düzenlemiştir. Bunlar:
- Resmi Vasiyetname: Noter, Sulh Hakimi ya da yetkili memur önünde yapılan vasiyetname türüdür. Vasiyetnamenin bu şekilde yapılabilmesi için miras bırakanın yanında iki tanığın bulunması aranmıştır.
- El Yazısı ile Vasiyetname: Kişinin kendi el yazısı ile hazırlamış olduğu vasiyetname türüdür. Bu vasiyetnamenin baştan aşağı miras bırakanın kendi el yazısı ile yazmış olması ve kendi el yazısı ile imza ve tarih atması şarttır.
- Sözlü Vasiyetname: Ancak olağanüstü hallerde (savaş, şiddetli hastalık gibi…) ve diğer iki vasiyetname türünün yapılmasına imkân olmayan hallerde yapılabilen vasiyetname türüdür.
Vasiyetnameden Dönme ve Vasiyetin İptali
Yukarıda belirtmiş olduğumuz üzere vasiyetnameler miras bırakanın tek taraflı iradesine bağlı olarak yapılan bir hukuki işlemlerdir. Dolayısıyla miras bırakanın yapmış olduğu vasiyetnameden dönmesi için başka bir kimsenin ya da lehine tasarrufta bulunduğu kişinin onayını almasına gerek yoktur.
Vasiyetnameden dönme 3 şekilde gerçekleştirilebilir:
- Yeni Vasiyetname Oluşturma İle: Miras bırakan kanundaki şartlara uygun olarak yapacağı yeni vasiyetname düzenleyerek, eski vasiyetnamesinden tamamen veya kısmen geri dönebilir.
- Yok Etme İle: Miras bırakan vasiyetnameyi yok etmek, yakmak, karalamak… suretiyle mevcut vasiyetnameyi ortadan kaldırabilir.
- Sonraki Tasarruf ile: Miras bırakan yapmış olduğu vasiyetnamede belirli malını belirli bir kişiye bırakmış ancak daha sonra bu mal üzerinde vasiyetnamesi ile bağdaşmayacak şekilde tasarruflarda bulunmuşsa (Örneğin üçüncü bir kişiye satarsa…) bu durumda vasiyetinden dönmüş sayılacağı kabul edilmektedir.
Bunun dışında belirli sebeplerle yapılmış olan vasiyetnamelerin iptali istenebilmektedir. Bu sebepler TMK’nun 557. Maddesinde; ehliyetsizlik (yaş küçüklüğü, akıl zayıflığı, sarhoşluk…), irade sakatlığı (yanılma, aldatma, korku, zorlama…), hukuka ve ahlaka aykırılık (vasiyetnamenin içeriğinin hukuka ve ahlaka aykırı olması durumu) ile şekle aykırılık şeklinde sayılmıştır. Vasiyetnamenin iptali vasiyetnamenin iptali davası yoluyla istenebilir. Ancak bu dava miras bırakanın vefatından sonra açılabilmektedir.
Vasiyetnamenin iptalinin sağlanamaması durumunda saklı payı ihlal edilenler ya da dava açabilecek diğer ilgililer, saklı payların ihlal edilmesini ileri sürerek en azından saklı paylarını kurtarmak isteyebilirler. Bu durumda açılacak dava ise tenkis davasıdır. Tenkis davasının özellikleri, davacı ve davalı bilgileri, zamanaşımları ve saklı pay nedir? Gibi hususlar, tenkis davası ile ilgili makalemizde mevcuttur.
Tabii ki her mirasçı miras bırakanın terekesine sahip olmak zorunda değildir. Bu husus, terekenin borcunun fazlalığından olabileceği gibi diğer sosyal sebeplerle de söz konusu olabilir. Bu durumda ilgililer, kanunda öngörülen 3 aylık süre içinde mirasın reddi prosedürü ile mirası reddedebilirler.
Miras Sözleşmeleri
Miras bırakacak olan kişinin üçüncü kişilerle ölümünden sonra hüküm doğurmak üzere yapmış olduğu, kural olarak tek taraflı dönülemeyen sözleşmelere miras sözleşmesi denir. Miras sözleşmeleri, vasiyetnamelerden farklı olarak iki tarafın iradesinin bir araya gelmesi ile oluşturulur.
Miras sözleşmesi ile miras bırakan mirasını veya belirli malını sözleşme yaptığı kişiye veya üçüncü bir kişiye bırakabilir. Bunlara olumlu miras sözleşmesi denmektedir. Bunun yanında miras bırakan, ilerideki muhtemel mirasçı ile karşılık sağlanmadan veya karşılık sağlanarak mirastan feragat sözleşmesi yapabilmektedir. Olumsuz miras sözleşmesi türlerinden olan mirastan feragat sözleşmesi ile ilerideki muhtemel mirasçı, mirasçılık sıfatından tamamen veya kısmen vazgeçmektedir.
Miras sözleşmelerinin geçerliliği resmi vasiyetname şeklinde düzenlenmiş olmasına bağlıdır. Buna göre; miras sözleşmesinin tarafları, karşılıklı olarak iradelerini yetkili memura bildirmeli, düzenlenen sözleşmeyi memurun ve tanıkların önünde imzalamalıdır.
Miras Sözleşmelerinden Nasıl Dönülür?
Miras sözleşmelerinin ortadan kaldırılması, vasiyetnamelere göre daha zordur. Zira vasiyetnameler tek taraflı irade beyanı ile oluşturulduğu için yine miras bırakanın tek taraflı iradesi ile kolay bir şekilde ortadan kaldırılabilmektedir. Ancak miras sözleşmeleri iki tarafın iradesinin birleşmesi ile yapıldığı için, miras bırakanın tek taraflı beyanı ile ortadan aldırılması her zaman mümkün değildir.
Miras sözleşmeleri iki tarafın bu hususta anlaşması ile her zamana kaldırılabilir. Ancak tek taraflı olarak bu sözleşmeden dönmesi bazı hallerde mümkün olmaktadır. Bunlar;
- Miras bırakan; miras sözleşmesi ile mirasçı tayin edilen kimsenin, sözleşmenin yapılmasından sonra miras bırakana karşı mirasçılıktan çıkarılma nedeni oluşturan davranışlarda bulunursa, sözleşmeden tek taraflı olarak dönebilecektir. Bu hallere örnek olarak; miras sözleşmesinin karşı tarafının miras bırakana, ailesine karşı ağır suç işlemesi, aile hukukundan doğan yükümlülükleri yerine getirmemesi örnek olarak verilebilir.
- Miras sözleşmesinde dönme hakkının saklı tutulması
- Bunun dışında miras sözleşmeleri ile sözleşmenin her iki tarafına borç yükleyecek şekilde yapılabilmektedir. Bu şekilde miras sözleşmesi yapılmışsa ve sözleşmenin taraflarından biri borcunu yerine getirmemişse, karşı taraf Türk Borçlar Kanunu hükümlerine göre sözleşmeden dönebilecektir. Bu hak hem miras bırakana hem de sözleşmenin karşı tarafına verilmiş bir haktır.
Mirasta Mal Paylaşımı Nasıl Yapılır?
Mirasın paylaştırılması, mirasbırakanın ölümden önce vasiyetname veya miras sözleşmesi düzenleyip, düzenlemediğine göre değişmektedir. Zira miras bırakan ölmeden önce miras sözleşmesi veya vasiyetname yapmışsa paylaşım; mirasbırakanın yasal mirasçılarının saklı payları kalmak üzere, vasiyetnamede yazıldığı şekle göre yapılacaktır. Mirasbırakanın herhangi bir ölüme bağlı tasarruf yapmamış olması halinde ise, paylaşım Medeni Kanun’da düzenlendiği üzere yasal mirasçılar arasında yapılacaktır.
Ölümün ardından edinilecek belgeler ve işlemler sonucunda mirasçılar, tereke üzerinde hak sahibi olabileceklerdir. Veraset ilamı – intikal işlemleri ile ilgili makalemizde sürecin detayları mevcuttur.
Mirasın Yasal Mirasçılar Arasında Paylaşımı
Türk Medeni Hukukunda yasal mirasçılar ve bunların miras payları TMK’ nun 495. ve 506. Maddeleri arasında düzenlenmiştir. Bu hükümlere göre yasal mirasçılar arasında mal paylaşımının yapılmasında zümre sistemi kabul edilmiştir.
- Zümre Mirasçılar: Miras bırakanın altsoyudur. Yani miras bırakanın çocukları, torunları, torunlarının çocukları… 1. Zümre yasal mirasçılardır.
- Zümre Mirasçılar: Miras bırakanın anne ve babasıdır. Anne ve baba eşit olarak mirasçıdır. Eğer ki anne ve baba miras bırakandan önce ölmüşse, bu durumda onların yerini çocukları alacaktır.
- Zümre Mirasçılar: Miras bırakanın büyükanne ve büyük babasıdır. Miras bırakandan önce ölmüş olan büyükanne ve büyük babanın yerini onun çocukları alacaktır.
Zümre sistemine göre yasal mirasçı olabilmek için öncelikle bir zümreye dahil olunması gerekmektedir. Ancak her yasal mirasçı, miras bırakanın mallarının ölümü halinde onun mirasından pay alamamaktadır. Zira zümre sisteminde bir önceki zümrede mirasçının bulunması, mirasın bir sonraki zümreye geçmesini engelleyecektir. Örneğin; 1. Derecede yasal mirasçılık hakkına sahip olan miras bırakanın çocuğunun bulunması, mirasın 2. Derecede bulunan yasal mirasçı olan anne ve babaya geçmesini engelleyecektir.
Bu kişilerin mirastan alacakları pay; mirasbırakanın eşinin olup olmamasına göre değişmektedir. Türk Medeni Kanunu’nun 499. Maddesinde sağ kalan eşin bulunması durumunda hangi zümrenin hangi oranda miras payı alacağı açıkça belirtilmiştir.
B. Sağ kalan eş
Madde 499- Sağ kalan eş, birlikte bulunduğu zümreye göre miras bırakana aşağıdaki oranlarda mirasçı olur:
- Mirasbırakanın altsoyu ile birlikte mirasçı olursa, mirasın dörtte biri
- Mirasbırakanın ana ve baba zümresi ile birlikte mirasçı olursa, mirasın yarısı
- Mirasbırakanın büyük ana ve büyük babaları ve onların çocukları ile birlikte mirasçı olursa, mirasın dörtte üçü, bunlar da yoksa mirasın tamamı eşe kalır
Son olarak şu hususun da vurgulanması gerekmektedir. Yukarıda belirtilenler ile kişinin ölümünün öncesinde son arzularını ortaya koyabileceği, vefatının ardından ilgililerin haklarını arayabileceği, intikal işlemlerinin nasıl yapılacağı, hangi yakınlıktakilere ne kadar pay gideceği belirtilmiştir. Bunların dışında günlük hayatta karşılaşılan sorunlar da söz konusudur. Örnek olarak sıklıkla karşılaşıldığı üzere mirasçılarından biri veya birkaçından mal kaçırmak isteyen bir miras bırakan olabilir ve gerçekte karşılıksız yaptığı işlemi satış gibi gösterebilir. Bu gibi durumlarda muris muvazaası davası söz konusu olacaktır. Böylece hakkının yenildiğini düşünen mirasçı, tapu iptal ve tescili ile hakkına kavuşabilecektir.
Görüldüğü üzere miras hukuku, detaylı ve geniş bir hukuk dalıdır. Profesyonel bir yardım alınması her safhada önerilmektedir.
Miras Davası Avukatları Ekibimizin Hizmetleri
- Veraset ilamı alınması
- Vasiyetname düzenlenmesi
- Vasiyetname iptali davası
- Tenkis davası açılması
- Mirastan feragat sözleşmesi hazırlanması
- Mirasçılık belgesinin iptali davası
- Mirasın reddi davası açılması
- Muris muvazaası davaları açılması
- Ölünceye kadar bakma sözleşmesi
- Miras sözleşmeleri hazırlanması
Vasiyetname Hazırlanması Hizmetlerimiz
Vasiyetname yapma hakkı şahsa sıkı sıkıya bağlı haklardan olduğundan burada; kanuni veya akdi temsil geçerli olmaz, murisin bu hakkını bizzat kullanması gerekir. Vasiyetname; resmi vasiyetname, el yazısıyla vasiyetname ve sözlü vasiyetname olmak üzere üç çeşittir. Hukuk büromuz avukatları müvekkillerimize vasiyetname yapılması konusunda hukuki destek vermektedirler.
Miras Davası Avukatları Ekibimize Ulaşın
İstanbul‘da çalışmalarına devam eden Legalixa Hukuk ve Avukatlık Bürosu‘na ve miras davası avukatları kadromuza İletişim sayfamızdan ulaşabilirsiniz.